MENTAL AÇLIK
Çoğu zaman duygularımız yönetir bizi. Hatta bazen o kadar çok yönetir ki, mantığımızın devre dışı kalıp işlevsiz olduğunu hissederiz. Doğru veya yanlış, iyi ya da kötü diye ayırt etmeden o an hissimiz neyi dikte ediyorsa onu uygulamaya başlarız . İşte bunun en büyük faturasını da bedenimiz öder aslında, nasıl mı ?
Mutlaka birçok insan yaşamıştır bu duyguyu. ‘Aç değilim ama gözüm sürekli yiyeceklerde’, ‘yiyesim yok ama’ ya da ‘ karnım tok gözüm aç’ gibi daha uzayıp giden koca bir silsile örüntüsü… Neticeye odaklanmaktan durumun arka planında kalan kaotik ortama zinhar dikkat etmeyiz. Açım ama niye, şu anda ne hissediyorum, yeme dürtümü etkileyen yegane şey ne ? gibi , nedenlerden ziyade sonuca odaklanıp asıl girdabı görememek bu kısır döngünün içinde kalmamızın en büyük sebebi değil midir sizce de ?
Eminim ki bununla ilgili birçok söyleşi, makale,yazı okumuşsunuzdur, lakin pratikte ne kadarını uygulayabiliyoruz ya da ne kadarını uygulamak istiyoruz mu demeliydim ? İnanın kendimiz için yapabileceğimiz en büyük yatırım duygularımızla yüzleşip, hislerimizin yoksun olduğu noktaları bulup, boşluklarımızı doldurabilmek. Ardından öyle bir dolum olmalı ki , fizyolojik olarak yaşadığımız tokluk anında eş zamanlı olarak ruhumuzdaki boşluklar da tıka basa dolmuş olsun ! Sonrası zaten bizde..
METABOLİK OYUN
Bedeninize kulak verdiğinizi düşündüğünüz zamanlar oluyor mu hiç ? Mesela gerçekten aç mı, şu anki tüketimlerinizden memnun mu, yoksa duygusal açlığın zirvesinde mi ya da üzerinde denediğiniz her türlü beslenme çeşidinden son derece muzdarip mi ?
İşte bu hafta değinmek istediğim konu, son bahsettiğim kavram. Beni oldukça yaralayan bir nevi ‘ Metabolik Oyun’ olarak da nitelendirebiliriz. Bu arada isim tamamen özgün.
E zaten oyun değil de nedir ki ? Tutturmuşuz dilimizde bir ‘metabolizma’ diye tek yaptığımız şey olabildiğince yüklenmek bedene..
Sıcak su zayıflatır, limonlu su yağ yakar, domates ödem yapar gibi zırvalıklardan ibaret birçok olguyu belleğe atıp uygulamıyor muyuz sahiden ? Sorgulamadan, mantığını oturtmadan, belki sadece komşun veya arkadaşın yaptı diye sana da etki edebileceğini sandığın bir deneme tahtası gibi değil miyiz ?
Yok artık , bu kadar da olmaz dediğim doğruluktan bihaber o kadar fazla bilgicikler barındırıyoruz ki hafızada günden güne içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Adeta çığ gibi büyüyor.
Yahu tükettiğin her besinin bir amacı olmalı öyle değil mi ? Kiminde öğün atlama fizyolojik bir faciaya yol açarken, belki de kiminde basit bir psikolojik rahatlamadan ibaret. Hepsi bu !
Her bedenin ritmi birbirinden oldukça farklıdır. Onu anlamak, dinlemek, yapmak istediklerini vermek boynumuzun borcu ! O, bu, şu yaptı diye asla değil. Hakikaten ihtiyacın olan ne ise onu bir şekilde kavrayıp hemen yola koyulmak için yapmalısın. Televizyonda gördüğün, akrabandan duyduğun, beslenme eğitimi almamış kişilerce yazılan herhangi bir yazıda okuduğumuzu uygulamaya devam ettiğimiz sürece işte o zaman metabolizmamıza müthiş bir gem vurmuş oluruz bilesiniz. O vakitte de iş işten geçmiş olmasın , olur mu ?
Sağlıcakla kalın kıymetli okurlarım..!
DİYET FOBİSİ
Merhaba sevgili okuyucularım.
Ben uzman Diyetisyen Yağmur Güzel
Bugünden başlayarak sizlerle bire1haber.com sütunlarında birlikte olacağız. Genellikle mesleki olarak sizlerle bilgi ve birikimlerimi paylaşıp, besinlerle olan ilişkimizin doğrularını ve yanlışlarını konuşup, aramızı iyileştirmeyi öğreneceğiz.
Zaman zaman da hayatın içinden konuları gündeme taşıyıp, birlikte çözüm üreterek paylaşacağız. Yaşadıklarımızı ve yaşadıklarınızı dile getireceğiz ve birlikte sevgiyi, saygıyı, mutluluğu arayacağız.
DİYET FOBİSİ
İlk etapta başlığı okuyunca ne de ürkütücü geliyor kulağımıza öyle değil mi? Aslında baştan mağlup başlıyoruz da diyebiliriz. Yahut seviyoruz belki de kalıplara sığdırmayı, tekdüze kılmayı, en can yakanı da kendi bilişsel dünyamızda ‘algı’ oluşturmayı… Nedir bu bizlerin zihnini bu kadar sancılı bir şekilde kurcalayan ‘ diyet fobisi’ ? Hakikaten de bu kavramı bu denli sevimsiz hale getiren acaba bizlerin ta kendisi olabilir miyiz ?
Mesleğe başladığım ilk aylardan itibaren fark ettiğim şey şudur ki , diyet yapmak şöyle dursun diyet kelimesinin kulaklarda yankılanması dahi ne yazık ki çoğu birey için kabus haline gelmiş vaziyette. Bu inanın son derece trajik bir durum. Gel gelelim ki, durumun bu kadar komplikeleşmesine neden olan birçok olumsuz faktörlerin olduğuna da eminim. Çevre baskısı, sosyoekonomik nedenler, popüler kültürün dayattığı açlık diyetleri, birey kıyaslamaları, psikolojik dalgalanmalar ve daha niceleri… Basit tanıma bakacak olursak eğer beslenme, sağlığı korumak ve geliştirmek maksadıyla vücuda ihtiyacı olan besin ögelerinin yeterli miktarda alınmasını gerektiren fizyolojik bir davranıştır. İşte bu kadar ! Kavrama gereğinden fazla olumsuz anlamlar yükleyip sağlığımızı fark etmeden tehlikeye atıyoruz. Ya da yaşam kalitemizi en alt seviyelere indirip bedenimizin bizlere verdiği sinyalleri göz ardı ediyoruz kim bilir ? Hadi artık, buna son vermenin vakti !
İşe her şeyden önce pozitif olmakla başlıyoruz. Acaba yapabilir miyim,başarabilir miyim gibi endişe verici detaylarda boğulmayı hemen bir kenara bırakıyoruz. Sonraki aşama, kendimize uygun doğru bir beslenme planıyla alışkanlıklarımızı ona göre revize ediyoruz. Ve final , bedenimize yaptığımız bu en büyük iyilik için kendimize kocaman sarılıyoruz!
Sevgiler…
News
