625 KALEM İLAÇTAKİ SIKINTI
Burada yazacaklarım bazı meslektaşlarımın hoşuna gitmeyebilir . Ama ben doğruları yazmakla mükellefim. Sorun piyasada bazı kalem ilaçlarda sıkıntı yaşanması.
Peki bu sıkıntı ekonomik nedenler ve artan maliyet mi ??
625 kalem derken bunların bir kısmı birbirinin eş değeridir bu arada. Burada sıkıntının asıl sebebi kur dersek bu tamamen yalandır. Ha kurun etkisi varmıdır ??
Bazı etken maddelerin fiyatı artmış olabilir ama bu yüzde beş’i bile geçmez.
Bazı etken maddelerin üretiminde de sıkıntı vardır mesela parasetemol üretimi yüzde 60’lara düşmüştür. Enoxaparin üretimi üçte bire düşmüş dolayısıyla arz ve talepten dolayı fiyat yükselmiştir.
Ama bunların 100’de 10’u bulmaz piyasada az olan ve sıkıntılı olan ilaçlarla içinde ki oranı.
Bu olmayan ilaçları incelediğimizde bir çoğu fiyatı düşük akut ilaçlardır ve malfazlaları da çok değişmemiştir.
Yani akut derken ani hastalıklar, sürekli olmayan. Enfeksiyon, soğuk algınlığı gibi.
Kronik ilaçlarda çok büyük bir sorun bulunmamaktadır.
Pandemi başladığında insanlar evlerinden çıkmadıkları ve kısıtlamalar olduğu İçin enfeksiyon ve ani hastalık sayısı azaldı, bu hastalıklara yakalananların da çoğu hastanelere gitmedi.
Bu ön görülemez süreçte bir çok akut ilacın miadı geçti ve firmalar bayağı zarar etti. Ama kroniklerde bir sorun olmadı, şuanda zaten kronik ( raporlu ve sürekli kullanılan) ilaçlar da bir sıkıntı görülmemekte. Firmalar dolayısıyla Zarar edince süreci de ön görmedikleri için akut ilaç üretimini çok minimize ettiler.
Haziran ayından bu yana kısıtlamaların olmamasından dolayı özellikle okulların açıldığı bu günlerde akut ilaç tüketimi patladı. Firmalar hazırlıksız olduğu İçin üretimi yetiştiremiyor. Bir aya kalmaz sorun çözülür.
Eğer dedikleri gibi sorun ekonomik olsa pahada ağır ilaçların piyasada bulunmaması gerekirdi. Veya ilaçlarda mal fazlasının kalkması gerekirdi, öyle bir durumda söz konusu değil. Olayı kura bağlamak firmalara haksızlıktır. Sağlık bakanlığını da yanlış yönlendirmektir.
ÖNERİ: İstatistik kurumun hastalıklar üzerinde araştırma yaparak tüketilebilecek yaklaşık ilaç adetini hesaplaması. Bakanlık tarafından firmalara en az belirlenen adet kadar üretim yapılmasının istenmesi. Bu üretim yapıldığı taktirde miada giden ilaç olursa maliyet zararının devlet tarafından karşılanması makul olacaktır. Aksi takdirde benzer sorunlar sürekli yaşanacaktır.
Gecesini gündüzüne katıp vatandaşlarımıza ilaç sunan sektöre lütfen haksızlık etmeyelim. İhracatta ve üretimde rekor üzerine rekor kıran ilaç sektörümüze sahip çıkalım ve ekonomiye olan katkısı katlanarak artsın. Ben biliyorum ki bizim ilaç sektörümüz ekonomiyi sağlıktan sonra tutmaktadır.
Aksi olsaydı ihracattaki gelirleri daha fazlayken iç piyasaya ilaç sürmezlerdi . Bakanlığımızdan ricamız kasıtlı haberlere bakıp ilaç krizini yanlış okumamasıdır.
ACİL VE ECZANELERİN NÖBET YOĞUNLUĞU
Merhaba sevgili bire1haber.com okuyucuları.
Bugünden itibaren sizlerle bu satırlarda, dünyanın, ülkemizin ve kentimizin sorunlarını masaya yatırıp, çözüm önerilerimizi gündeme taşıyacağım.
Hepimizin amacı daha iyi yaşanabilen ve insanların mutlu bir hayat sürmeleri değil mi ? Bizde bu minvalde gördüğümüz eksikleri anlatıp, yetkilileri uyararak neler yapılması gerektiğini ifade edeceğiz.
Umarım, sorunlara en kısa zamanda çözümler bulunur ve hepimizin hayatı daha da güzelleşir.
İlk yazımızın konusu, Devlet Hastanelerinin acil servislerinde özellikle gece yaşanan yoğunluk ve insanların yaşadığı sıkıntılar. Durum böyle olunca bu sorun gece nöbetçi olan Eczanelere de sirayet ettiğinden, muayene olabilmek için hastaneye giden vatandaş hem acil servis koridorlarında, hem de yazılan reçetesindeki ilaçlarını alabilmek için gittiği nöbetçi eczanelerde perişan oluyor.
SORUNUN SEBEBİ :
Devlet hastanelerinde uygulanan randevu sistemi ve gündüz çok az hasta bakılabilmesi. Yine devlet hastanelerinde bir çok branş doktorunun istifa etmesi ve o branşların çok az hasta bakabilmesi.
Özel hastanelerde alınan yüksek ücretlerin bir çok kişi tarafından mevcut ekonomik durumunun göz önüne de alındığında ödenememesi. Buda insanları doğal olarak acil servislere yönlendiriyor. Ve gece saatlerinde kapasitenin çok üstünde hasta bakılıyor. Bu yoğunluk nöbetçi eczanelere de yansıyor.
DURUMUN SAKINCALARI VE TEHLİKESİ :
Gündüz randevu alamadığı için mecburen gece acil servislere gitmek zorunda kalan insanlar önemli hastalıkları olduğunda erken teşhis konulamadığı İçin hayati tehlike yaşıyorlar .
Acil servislerde, gerçek acil hastalara bakılamıyor yada tam teşhis konulamıyor . Acil servis doktorlarına çok yük bindiği için hata ihtimalleri yükseliyor.
Acil servis ve nöbetçi eczanelerde yaşanan yoğunluktan dolayı içinde bulunduğumuz süreç zarfında devam eden Covid-19 salgını çok ciddi tetikleme riski taşıyor . Ve vatandaş en temel hakkı olan tedavi ve sağlık hakkını kullanamıyor. Sinirler geriliyor, insanlar çok sıra beklediği için doğal olarak bu sinir kat sayıları artıyor, bu da hastane ve eczane çalışanlarına zaman zaman sözlü veya fiziki şiddet olarak dönüyor .
ÖNERİ :
1- Gündüz yapılan randevu sistemin de mesafe süreleri arasındaki fark azaltılmalı veya tamamen kaldırılmalı.
2- İstifa eden doktorların yerine acilen iç tayin veya mecburi hizmet kadroları açılmalı. 3- Doktorların istifa etmelerine neden olan sebepler araştırılmalı ve gerekli düzenlemeler yapılarak bunun önüne mutlaka geçilmelidir.
4- Sağlık personelinin dönerleri ve fiziki ortamları düzeltilmeli.
5- Özel hastanelere devlet hastanelerindeki ihtiyaç bitmeden yeni kadro yetkileri verilmemeli.
Yaşanan sorunlara kalıcı çözüm ancak bu şekilde olur .
News
