DOLAR

32,5582$% 0.13

EURO

34,8781% 0.6

STERLİN

40,5219£% 0.9

GRAM ALTIN

2.426,33%-0,25

ÇEYREK ALTIN

4.073,00%-1,41

TAM ALTIN

16.249,00%-1,35

ONS

2.316,99%-0,42

BİST100

9.645,02%-0,50

BİTCOİN

2173977฿%1.36293

a
alan18-kopya
Yusuf KILIÇ

Yusuf KILIÇ

13 Aralık 2023 Çarşamba

HALİL UMUT MELER VE GÜNAH ÇIKARTANLAR

HALİL UMUT MELER VE GÜNAH ÇIKARTANLAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ankaragücü – Ç.Rizespor maçının bitiş düdüğü ile birlikte Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın yumruklu saldırısına uğrayarak yere düştükten sonra tekmelenen hakem Halil Umut Meler’e öncelikle geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, özü, centilmenlik ve  fair play olan spora bu kara geceyi yaşatanları da kınıyorum…

Yaşananların üzerinden yaklaşık iki gün geçti. İlk andan itibaren yapılan yorumları, yayımlanan geçmiş olsun mesajlarını dikkatle takip etmeye çalıştım elimden geldiğince.

Bu süreçte bir şey yazmamaya, yaşananlarla ilgili yorum yapmamaya gayret göstererek, olayların bu duruma gelmesinde pay sahibi olanların neler söylediğini, nasıl bir davranış ve tutum sergilediklerini gözlemlemeye çalıştım.

Gördüm ki, futbol sahalarına yakışmayan bu canice saldırının meydana gelmesinde, “ Bu ligi bitirtmeyiz”, “Hakemleri takip edin, gerekirse her yerde takibe alın”, “Yeter artık bizi farklı şeyler yapmaya zorlamayın” gibi gibi sözleri taraftarlarına şirin görünmeye çalışan yöneticiler, Gazetelerdeki köşelerinde, televizyonlardaki yorumlarında sırtlarında formalarını taşıdıkları takımlarının oynadığı futbolu, futbolcuların ve teknik adamların yaptığı hataları görmezden gelip sadece ve sadece hakem üzerinden değerlendirmeler yaparak gönül verdikleri takım taraftarlarına yaranmaya çalışan spor yazarları ve yorumcular bir şekilde işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar.

Kulüp Başkan ve yöneticileri kamuoyu önüne çıkıp zaten bir açıklama yapmadılar, yapamadılar. Sosyal medya üzerinden birkaç süslü kelime ile kınama ve geçmiş olsun sözcükleri ile geçiştirmeye çalıştılar.

Peki yazar ve yorumcular ?

Onlar ise gazetelerinde ve katıldıkları programlarda geçmişe dönük yaptıkları yorumlarla ilgili savunacak bir şeyleri olmadığı için “Ben şöyle demiştim, ben böyle konuşmuştum. Bunların yaşanmaması gerekiyordu, yerde yatan adama tekme atılır mı ? Bunu yapanların en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekiyor. Futbol sahalarına yakışmadı, sporun ruhuna aykırı bir olay” gibi sözler sarf etmekten başka bir şey diyemediler.

Oysa daha düne kadar katıldıkları programlarda ve yazılarında “3 yıl önce falan hakem falan maçta şöyle maç yönetti, penaltıyı vermedi, taç atışını yanlış tarafa verdi. 5 yıl önce falan deplasmanda falan hakem  faulü vermedi. Geçtiğimiz sezon şu kararı verseydi falan takım şampiyon olurdu. Hakemler operasyon yapıyor. Ligi dizayn ediyorlar” diyerek gerek tribünlere giden taraftarları, gerekse de kulüplerde hasbelkader yönetime girmiş ama futbol yada sporla yakından uzaktan ilgisi olmayan spor cahili yöneticileri kışkırttıklarını unutmuş gibiler.

Hiç kimse günah çıkarmasın…

Ankara’da yaşananlar yıllardır bilinçsizce yapılan açıklamalar ve yapılan yorumların sonucudur.

Çıkacaksın ekranlarda her türlü fanatikliği yapacaksın, zaman zaman hakarete varan yorumlar yapacaksın.

Bir takım daha iyi futbol oynayıp, daha çok puan toplarken bunu hakemlere yıkıp gönül verdiğin takım taraftarlarını kışkırtarak sadece ve sadece birbirine düşman taraftar kitleleri oluşturacaksın. Sonra da çıkıp, sütten çıkmış ak kaşık gibi bir kenara çekilip sorumluluğu üzerinden atacaksın.

Yok öyle yağma…

Şimdi herkesin şapkasını önüne koyması, zamanında yaptığı yorumların muhasebesini yapması, futbolun sadece sahada oynanan bir oyun olduğunu idrak ederek, bundan sonra atacağı adımların nelere mal olabileceğini anlaması gerekiyor.

Aksi halde futbol çok daha kara günlere gebedir…

Devamını Oku

KARKAMIŞ HANGİ İL’E BAĞLI BİR İLÇEDİR ?

KARKAMIŞ HANGİ İL’E BAĞLI BİR İLÇEDİR ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yazıma bir soru ile başlamak istiyorum.

Karkamış, hangi il’e bağlı bir ilçedir. Sorunun cevabını bilenlere kocaman bir alkış göndereceğim.

Karkamış’ın nerede olduğuna ve hangi il’e bağlı olduğuna dair bazı bilgileri aktarayım, belki bulmanıza yardımcı olur.

Karkamış, Suriye-Türkiye sınır kapılarını ilçe bünyesinde barındırdığı için konumu itibarıyla önemli bir yere sahiptir. Toprakları tarıma elverişli olan Karkamış su yönünden çok şanslıdır, çünkü hem Fırat nehrine yakın hem de içinden su kanalları geçmektedir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer yer alan Karkamış’ın yüzölçümü 341.000 m2, rakımı ise 365 metredir. Gaziantep il merkezine 75 km’lik bir yol ile bağlıdır ve doğusunda Fırat nehri, batısında Oğuzeli ilçesi, kuzeyinde Nizip ilçesi, Güneyinde Suriye devleti yer almaktadır.

Karkamış’ta yaşayan halkın çoğunluğu Türkmen’dir ve Araplarda yaşamaktadır. Bronz Çağ döneminde Uruk olarak adlandırılmıştır. Sümerlerin ünlü destanı Gılgamış’ın Karkamış’ta yazıldığı ve kralın Fırat nehri yakınlarındaki antik kentte yaşadığı sanılmaktadır.

Umarım, bu bilgiler ışığında Karkamış’ın hangi il’e bağlı bir ilçe olduğunu bulabilirsiniz.

Şimdi gelelim asıl meseleye…

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden gelen bir mailde Belediye kaynaklarından Gaziantep’in 7 ilçesine tohum eleme (selektör) makineleri dağıtımı yapıldığı belirtiliyor.

Şahinbey, Şehitkamil, Yavuzeli, Araban, Oğuzeli, İslahiye ve Nurdağı ilçe belediyelerine, yerel çeşitleri korumak, bölgelere özgü çeşitleri çoğaltmak ve ata tohumlarını yaygınlaştırmak amacıyla teslim edilen Selektör makineleriyle tohumluk arpa, zayıf arpa çavdar, orta-zayıf buğday, mercimek taş kırıktane ot tohumu gibi ürünlerin ayrıştırıldığı, saatte 2,5 ton tohum işleme gücüne sahip olduğu ifade ediliyor.

Projeyi düşünen ve hayata geçirenlere teşekkür ediyorum.

Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in söylediği gibi, gıda konusunda kendimize yetebilmemiz çok önemli.  Ürünler elde edildikten sonra kalitesi ve rekoltesi de önemli.

Buraya kadar tamam.

Bildiğim kadarıyla Gaziantep’in merkez ilçeler dahil 9 ilçesi var.

Tohum eleme (selektör) makineleri dağıtılan ilçeler arasında Nizip ve Karkamış’ı göremedim.

Nizip, çok daha büyük ve imkanları daha geniş olduğu için kendi imkanları ile bu makinaları temin edebilir ve ilçeye bağlı eski adıyla köy, yeni adıyla mahallelerindeki çiftçilere yardımcı olabilir.

Ancak, Türkiye açısından son derece stratejik bir konumda olan ve sınıra sıfır noktada konumlanan Karkamış ilçesine ve ilçeye bağlı mahallelerde çiftçilik yapan insanlara bu hizmet niye götürülmedi anlayamadım.

Yavuzeli, Araban, Nurdağı ve Oğuzeli Belediyeleri imkanlar açısından bu makineleri alma şansları çok zayıf. Karkamış Belediyesi’nin imkanları bu ilçelerden çok daha kısıtlı.

Karkamış ilçesi, bizim ve kamuoyunun haberi olmadan başka bir il’e mi bağlandı yada başka bir devletin kontrolüne mi geçti ?

Yoksa…

Siyasettir bu, o ilçenin belediyesi iktidara mensup değil, bu nedenle de ilçeye bağlı mahallenin çiftçileri de bu ülkenin nimetlerinden faydalanamaz mı denilmek isteniyor?

Belki gözden kaçmıştır…

Belki o an düşünülememiştir…

Ben hatırlatmış olayım.

Karkamış Türkiye’ye bağlıdır ve Gaziantep’in küçük ama stratejik açıdan en önemli ilçelerinden birisidir.

İlçede ve ilçeye bağlı mahallelerde de çiftçilik yapan, hayatlarını bu yolla kazanmaya çalıştıkları gibi ülke ekonomisine katkı sağlamaya çalışan insanlar da var…

Devamını Oku

O İSİMLERİ AÇIKLA GÜRBAN

O İSİMLERİ AÇIKLA GÜRBAN
0

BEĞENDİM

ABONE OL

14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere sayılı günler kala, İYİ Parti Milletvekili adayı Mehmet Mustafa Gürban, sosyal medya hesabından gazetecileri suçlayıcı bir paylaşım yaptı.

Bazı gazetecilerin kendisi hakkında olumsuz haber yapacağını söyleyerek kendisinden maddi menfaat talebinde bulunduklarını kamuoyu ile paylaştı. O isimleri de 6 gün sonra sayın Valimizin makamında tek tek açıklayacağını ifade etti.

Şimdi bir gazeteci eğer size böyle bir taleple geldiyse ve sizde o ismi kamuoyu ile paylaşmak için zamana bırakıyorsanız en büyük yanlışı siz yapıyorsunuz başta sayın Gürban.

O Gazeteciler kim, hangi taleplerle size geldiler ve hangi haberleri yayınlayacaklarını söylediler.

Çıkacaksınız, adam gibi tek tek isimleri paylaşacaksınız, kimseyi zan altında bırakmayacaksınız ?

Bu işler öyle karşılıklı tehditlerle olmaz…

Siz üzerinize düşeni yapacaksınız, kimler olduğunu kamuoyunun önüne koyacaksınız, o gazeteciler kimlerse onlarda çıkacaklar kamuoyu önünde hesabını verecekler.

Bu şehirde, yıllarını bu işe vermiş, mesleğini severek yapan, akçeli işlere karşı hep mesafeli durmuş o kadar gazeteci var ki, yaptığınız paylaşımlarla onları da zan altında bıraktığınızın farkında mısınız ?

Madem verilmeyecek bir hesabınız yok, yapacakları haberler sizin seçilmenize yada seçmenleri olumsuz etkileyecek bir duruma yol açmayacak, neden çekiniyorsunuz ?

Madem hakkınızda olumsuz haber yaparız diye sizi tehdit ettiler, siz de bu tehdide karlışık tehditle cevap vermeyin…

Niye 6 gün bekliyorsunuz ?

Hemen, hiç zaman kaybetmeden, o isimleri ister sosyal medya hesabınızdan, ister basın toplantısıyla, isterseniz yazılı bir açıklama ile hemen yapın.

Devamını Oku

FUTBOL SAHAYA YÜREĞİNİ KOYMAKTIR

FUTBOL SAHAYA YÜREĞİNİ KOYMAKTIR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Demek ki neymiş, futbol yürek işiymiş…

Demek ki neymiş, futbol sahada takım ruhuyla mücadele etmekmiş…

Demek ki neymiş, futbol saha kenarındaki enerjiyi yeşil çimlere yansıtmakmış…

Demek ki neymiş, her şey para, pul demek değilmiş…

Demek ki neymiş, yağmur, çamur, kar, kış demeden tribünlere gelen taraftarların karşısında sırtına geçirdiğin formanın hakkını vermeleri için futbolculara bunu aşılamakmış…

Demek ki neymiş, para alamıyoruz diye şikayet ederken, futbolcunun bundan nasıl etkileneceğini iyi bilmekmiş…

Demek ki neymiş, futbol her türlü zorluğa, sıkıntıya rağmen ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, havasını soluduğun şehri sahiplenerek ona göre hareket etmekmiş…

Gaziantep Futbol Kulübü, dün Hatayspor karşısında zorlu hava şartlarına rağmen öyle bir mücadele verdi ki, aldığı farklı galibiyeti sonuna kadar hak etti, maçı tribünlerden, televizyonlardan izleyen herkesin takdirini kazandı.

Ligde zor günler geçiren, yönetimsiz, saha kenarında yıllardır gelen teknik adamların yardımcılığını yaparak kendini geliştiren genç teknik adam Erdal Güneş yönetimindeki kırmızı siyahlılar, son iki haftada aldıkları (Ankaragücü ve Hatayspor) galibiyetlerle kara bulutları dağıttı ve güneşli günlere kavuştu.

Gaziantep FK’da son iki haftada oynanan oyunun dışında takımın sahada verdiği olağanüstü mücadele, oyuncuların birbirlerine kenetlenmeleri, saha içi ve saha kenarında birlik ve beraberliği büyük takdir topladı.

Aylar sonra gelen üst üste galibiyetler, başta günlerdir takımın yaşadığı ekonomik sorunun çözümü için gecesini gündüzüne katan, kentin iş insanları, üst düzey yöneticileri, kurum ve kuruluşları ile halkın her tabakasından insanlarla bizzat görüşerek çözüm arayan Vali Davut Gül olmak üzere herkesin moralini yerine getirdi. Bu iki maçta ortaya konulan iyi futbol ve oyuncuların özverileri moralin dışında gelecek günler adına da umut verdi.

Burada, yaşadıkları tüm krizlere rağmen yüreklerini sahaya koyan, tüm olumsuzları bir kenara bırakıp takımı sahiplenen ve bu şehri aldıkları puanlarla sevince boğan futbolculara teşekkür etmeden geçmek elbette olmaz.

Ayağınıza, yüreğinize sağlık…

Takımın başında iki haftadır teknik adam olarak sahaya çıkan Erdal Güneş, görünen o ki kendini iyi yetiştirmiş, bu işin önce yürek işi olduğunu, birlikte hareket edildiği takdirde başarılmayacak bir şey olmadığına inanmış, oyuncularını da buna inandırmış.

Atılan her golden sonra tüm takımın saha kenarına koşup, oynayan, oynamayan, teknik adam herkesin tek yürek olması bunun en bariz göstergesi.

Bir teşekkür de Erdal Güneş hocaya…

Güzel günler, güneşli günler bu ruh sahada olduğu sürece çok uzak değil…

NOT:

(Birileri acaba şu an bulundukları yerden maçı izlediyse, bu takım Gaziantep FK mı ? dedi mi acaba)

Devamını Oku

GEREĞİNİ YAP EROL BULUT

GEREĞİNİ YAP EROL BULUT
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gaziantep FK, evinde Sivaspor’a 2-1 mağlup olarak galibiyet hasretini 9 maça çıkarırken, ligin alt sıralarına doğru hızla inmeye devam etti. Üstelik, bu haftaki rakibi, ligde kalma yolunda en önemli rakiplerinden birisiydi.

Maç öncesi, Gaziantep FK’nın haftalardır süren kötü gidişe dur diyerek sahadan üç puanla ayrılarak hem yeni bir sayfa açacağı, hem devam eden galibiyet hasretine son vereceği ve hem de ileriye dönük umut ışıklarını daha güçlü bir şekilde yakacağı düşünceleri içerisinde Kalyon stadındaki yerimizi aldık.

Ancak, maçın başlamasıyla birlikte gördük ki, daha iyi konsantre olan, daha çok kazanma isteğiyle mücadeleye başlayan taraf Sivasspor’du. İlk dakikadan itibaren daha atak, daha dikkatli ve sanki ev sahibiymiş gibi oyunun ve topun kontrolünü eline aldı.

Gaziantep FK’lı futbolcular ise zar zor kazandıkları topları ya hemen rakibe teslim ediyorlardı, ya da topu alan hemen yönünü kendi kalesine dönüp, futbolun yeni hastalığı geriye pas yapmaya çalışıyordu.

Oysa, kafayı kaldırıp bir çevre kontrolü yapsa, oyunun yönünü değiştirerek boş arkadaşını görse zaten stres altındaki rakip panik ve dolayısıyla hata yapacak, sende daha rahat oyun sergileyip gol yada golleri bulacaksın.

Peki ya saha kenarındaki Teknik adam…

Geçmiş maçlara oranla bu maçta gördüğüm kadarıyla o da heyecanını yetirmiş gibiydi. Daha önce kendine ayrılan bölümde sağa sola giden, sürekli oyuncularına uyarılar gönderen, teknik adam bu maçta bulunduğu yerde bir iki el hareketi yaparak, arada bir de ıslık çalarak idare etti.

Takımın beyni konumunda, arkadaşlarına pozisyonlar hazırladığı gibi topu aldığında beklenmedik hareketleri ile ya golle buluşan ya da arkadaşlarını gol ile burun buruna bırakan Maxim’de belki de futbol hayatı boyunca en çok top kaybı ve aldığı topları ezme rekorunu bu maçta kırdı.

Maç sonunda Teknik Direktör Erol Bulut’a, “ Takımın haftalardır aldığı kötü sonuçlardan dolayı stres yaşadığını, oyuncuları ayağa kaldırması gereken birisi olarak kendisinin de heyecanını kaybetmiş göründüğünü sorduğumda”  aldığım cevap,” Ben ne futbolculuk, ne de teknik adamlık kariyerimde hiçbir zaman heyecanımı kaybetmedim. Her maç sonunda sahaya bağırmaktan sesim kısılır, bugünde aynı şekilde sesim kısıldı” oldu.

O zaman soru şu sevgili hocam ?

Hadi biz tribünden heyecanınızı göremedik…

O kadar bağırmanıza, heyecanınızı sahaya doğru atmanıza oyuncularınız niye gereken cevabı vermedi ?

Birde anlayamadığım, maç sonunda iyi oynadığınızı, kaybetmemeniz gereken bir maçı kaybettiğinizi söylediniz ?

Erol hocam, biz mi yanlış maç izledik acaba…

Djilobodji’nin çizgiden çıkardığı top, kaleci Günay’ın kurtardığı net pozisyonlar başka maçta mı yaşandı ?

İyi oynamadık, kaybettik demek için fark mı olması gerekiyordu ?

Olmuyor Erol hocam…

Takım hızla aşağı doğru düşüyor maazallah bu hızla düşüş devam ederse zemin beton, çakıldığı anda geri dönüşü çok zor olur…

Sizde görüyorsunuz ki, takım irtifa kaybettikçe, tribünlere de kimse gelmiyor, o on ikinci adam dediğiniz taraftar sahadan uzaklaşıyor.

Bu takım küme düşerse, sadece futbol takımı değil, şehir küme düşecek, sizde küme düşen bir takımın teknik adamı olarak kariyerinize eksi puan yazdıracaksınız…

Daha fazla geç olmadan, bence gereğini yapın, takımın, yeni yönetimin ve yeni bir heyecanın yolunu açın.

Zaten Gaziantep’i geçtiğimiz haftalarda “1.5 yıldır para almıyoruz” diyerek zor durumda bıraktınız, ki aldığımız duyumlar hiçte öyle değil (Bence buna da bir açıklık getirmeniz gerekiyor)

Henüz geç değil sevgili Erol Bulut, ne siz daha fazla üzülün, ne de bu şehrin kırmızı siyahlı renklerine gönül vermiş insanları…

Bazen olmaz, kan uyuşmazlığı yaşanır, aradaki sinerji kaybolur ve inat ettikçe batmaya mahkum olursun.

İyi bir insansın, futbolculuk kariyerin başarılarla dolu.

Bence, güzel anılar bırakarak başarılı kariyere bir başarısızlık hikayesi ekleme…

Gereğini yap artık.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.