DOLAR

32,3316$% 0.24

EURO

35,1057% -0.08

STERLİN

41,0514£% 0.07

GRAM ALTIN

2.298,32%0,93

ÇEYREK ALTIN

3.966,00%-0,41

TAM ALTIN

15.974,00%-0,10

ONS

2.210,63%0,73

BİST100

8.978,17%1,95

BİTCOİN

2289403฿%1.21293

a
alan18-kopya
ak-parti
ak-parti

BİTSİN BU TEVAZU!

 

Hayat, deneyimdir…

Acı ve tatlı olayların bütünüdür.

Bazen yenilen kazıkların tamamıdır.

Var mı? itirazı olan!

***

“İnsanı insan yapan en önemli özellik, okuyup düşünmesidir” ama okuduğunu anlayan, anladığını doğru yorumlayan ve güzel konuşan insan sayısı o kadar az ki!

İşte bu nedenle, daralıyor ve sıkıntılar yaşıyoruz.

İşte bu nedenle, hayat bazen çekilmez oluyor!

Hayata şekil veren ve bizleri biraz düşünmeye yönlendiren sözleri bu yüzden çok seviyorum.

Güzel beyinlerden çıkan bir cümle, sayfalar dolusu yazıya bedel oluveriyor!

***

Bugün beğendiğim sözlerle, sizleri biraz düşündürmek istiyorum.

 

Lev Tolstoy,

“İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır.

Çünkü kimse aklından şikayetçi değildir” diyor.

Ağzı olanın konuştuğu bir toplumda yaşıyoruz.

Herkes, her şeyi çok biliyor (!)

Hiç kimse “Ya arkadaş, benim aklım az… Bana biraz verir misin?” demiyor!

Her zaman en iyi akılın kendisinde olduğunu sanarak, konuşmaya bayılıyor!

Bir maça gidiyorsunuz, tribünlerde sanki taraftardan çok teknik direktör, ya da o kulübün yöneticileri var!

Sahada oynayan futbolcuların oyun düzeninden tutun da, o kulübün yönetim anlayışına kadar herşey eleştiri yağmuruna tutuluyor!

Bir hastaneye gidiyorsunuz, derdine deva arayanlar kendilerini doktordan daha bilgili sanıyor. Yazılacak reçeteye bile karışmak istiyor!

Bir eğitim kurumuna gidiyorsunuz, adını soyadını yazmasını bilmeyenler çocuklarına eğitim veren öğretmenlere akıl vermeye kalkıyor!

Az önce de ifade ettiğim gibi, herkes kendisinin en iyi bildiğini düşünüyor!

***

Peki ya bizim mesleğimizde durum farklı mı?

Kesinlikle değil…

Rahmetli Özal dönemini hatırlıyorum.

Gazetelerin büyük desteğini alarak iktidara gelen Özal, kendisi ile ilgili olumsuz haberler yapılmaya başladığında “Bu ülkede 2,5 gazete kalacak” sözlerinin sahibi olmuştu.

Hakikaten öyle oldu…

Bir süre sonra gazeteler, gazeteci ailelerin elinden bir bir çıkmaya başladı.

İktidara yakın işadamlarını, “gazete patronu olma aşkı” sardı.

Bugün gelinen nokta ise, korkunç!

Daha önceki dönemlerde farklı siyasi görüşlerde olsalar bile gazetecilerin arasında dostluk vardı.

Artık o da öldü!

Hürriyet Gazetesi’nde çalıştığım dönemlerde Rahmetli kurucumuz Sedat Simavi’nin, genç gazeteciler için söylediği

“Bu meslek yorucu bir meslektir.

Fakat insan zevk içinde çalışır.

Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et!

Mecbur kalırsan kır, sakın satma!”

sözleri bizim ilkemizdi.

Şimdi bu sözlere uygun hareket eden kaç gazeteci tanıyorsunuz?

Maalesef bir elin parmakları kadar az değil mi?

***

Üretmeden tüketmeye,

Hak etmeden kazanmaya,

Çalışmadan yükselmeye alışan insanların bulunduğu bir dünyada, haksızlığa uğrayanların mutlu olduğunu düşünemiyorum!

At izi ile, it izinin birbirine karıştığı ya da bilerek karıştırıldığı bir ortamda,

Ne aldanması, ne de aldatması da bitmeyenlerin “Allah beni affetsin” demeleri beni güldürüyor…

İbn-i Haldun, “Fazla tevazunun sonu, vasat insanlardan nasihat dinlemektir” diyor.

Ne diyelim?

Tevazuyu bir kenara bırakıp gerçekleri konuşma zamanı çoktan geldi.

Bu ülke hepimizin…

İnsanlarımızın mutluluğu ve huzuru için;

Herşey çok ama çok güzel olsun! Diyorum…

sedef-moda
sedef-moda
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

ÇOCUKTA ÖZGÜVEN

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.