Biz nasıl bir şehir olduk böyle ?

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Biraz yıllar öncesine gidelim…

Bizim yaşlarda olanlar çok iyi hatırlarlar. Hatta, bundan 15 yıl öncesine gidersek hala o günlerin izlerine hala rastlayabiliriz…

Herkes mutlu, insanların birbirlerine saygısı, zorda olanın yardımına koşulduğu, komşusu açken kendisi asla tok yatmayan, asayiş olayları belkide Türkiye’de en düşük illerinden birisiydi Gaziantep.

Yavaş yavaş, bozulma, çözülme başladı, günden güne herkes birbirinden uzaklaşmaya, birbirini tanımamaya, yere düşene bir tekme de kendisi vurur vaziyete geldik maalesef.

Sonra zaten dünyada 1 numara olan mutfağa el atıldı, birde Gastronomi kenti denildi veee olanlar oldu.

Kazandığı ile yetinen, asgari ücretle bile en azından ailesini ayda bir kez bile olsa yemeğe götürebilen bir kişi, Gastronomi kenti denildiği günden bu yana bırakın ailesini götürmeyi, kendisi bile doğru dürüst yemeğe gitmeyi bıraktı. Çünkü, fiyatlar öyle fırladı ki, adam ailesini alıp bir yemeğe gitse, belki de bir hafta sadece o günkü harcamasını karşılayabilmek için çalışmak zorunda kalacak.

Gaziantep’e has nohut dürümü ile bir ayran 10 TL. Şimdi şöyle bir düşünün, bir insan günde üç öğün sadece nohut dürümü yese, yanına da bir ayran alsa aylık 900 TL yapıyor. Eeee Asgari ücretli bir insan geriye kalan parayla, hele hele de evi kiraysa, üstüne bir de çocuk okutuyorsa, varın halini siz düşünün…

Gastronomi kenti dedik, kurşunu kendi ayağımıza sıktık…

Yemek konusunda mutfağı dillere destan Gaziantep’e, bu ünvanı almasıyla birlikte çok şeyler oldu. Fiyatlar aldı başını gitti. Hele hele serbest piyasa ekonomisi olması hasebiyle de isteyen bir ürünü istediği fiyata satıyor.

Örnek mi ?

Kentin her yerinde 05ml küçük su 1 TL iken, Gaziantep Şehirlerarası Otobüs Terminalinin hemen yanıbaşındaki büfede 1 lira 50 Kuruş, Terminalin içine girdiğiniz anda 2 Lira…

Niye böyle diye sorduğunuzda ise aldığınız cevap, “İşine geliyorsa” oluyor.

Kafamın almadığı, bu su şehre ayrı bir fiyattan, Terminal ve çevresine ayrı bir fiyattan mı getiriliyor acaba…

Bu işleri kim denetliyor bilmiyorum ama, her gün binlerce insanın gidip geldiği Gaziantep Şehirlerarası Otobüs Terminali bence Gastronomi kenti Gaziantep’e en büyük darbeyi vuruyor. Tabii Havalimanını hiç saymıyorum, çünkü orada bırakın su içmeyi ve yemek yemeyi, önünden bile geçmeye cesaret lazım…

Böyle olunca da Gaziantep’e ilk kez ayağını basan bir yabancı, ilk kazağı daha ayak bastığı yerde yerse biz bu işin tanıtımını, reklamını nasıl yapacağız, nasıl her yıl yüzbinlerce yerli, yabancı turisti buraya getireceğiz…

Kazık yiyen adam, gittiğinde kent hakkında olumlu konuşur mu, bir daha gelmeyi düşünür mü ?