HAYATA DÖNME ZAMANI

BEĞENDİM

31 Mart yerel seçimlerinin ardından ülkenin artık hayata dönme zamanının geldiğini ve gerçek gündeme dair adımların atılması gerektiğini dile getirmiştik.

Ancak, biz bunları söylerken, bir anda İstanbul seçimlerine itirazlar yapıldı, gündemi bir süre bu itirazlar ve gerekçeleri meşgul etmeye başladı. Daha sonra da seçimlerin yenilenme kararı ile birlikte herşey bir tarafa bırakılarak herkes İstanbul’a yöneldi.

Öyle ki, Türkiye’nin bir çok bölgesinden Bakanı, Milletvekili, Belediye Başkanları İstanbul’a kamp kurarak kendi adaylarının kazanması için seçim çalışmalarına katıldı.

Nihayet İstanbul seçimleri yapıldı ve 31 Mart’ta çok küçük bir oy farkı ile Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, bu sefer yaklaşık 800 bin oy farkı ile bir kez daha İstanbulluların tercihi ile yeniden Belediye Başkanı oldu.

Bu seçim sonucu siyasi partilerde hangi depremlere yol açar, siyasette dengeler değişir mi, özellikle AK Parti’nin stratejisinde bir değişiklik olur mu ?, ikinci kez seçim kaybeden (hem de bu sefer büyük bir oy farkıyla) Cumhur İttifakı’nda bir çatırdama olur mu ? tüm bunları zaman gösterecek.

EKREM İMAMOĞLU FARKI NEDEN AÇTI ?

İstanbul’da 31 Mart seçimlerine oranla çok daha büyük bir farkla Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun farkı bu kadar açmasının birkaç nedeni var.

1- Haksızlık duygusu.

Vatandaş, “benim seçtiğim adayın elinden başkanlığı haksız bir şekilde aldınız” diyerek bu tepkisini sandığa yansıttı ve fark bu yüzden açıldı.

2- Ülke gündemi halının altına süpürüldü

Türkiye’nin önünde çok önemli çözülmesi gereken sorunlar dururken, bu sorunlar gündeme dahi alınmadan halının altına süpürüldü. Yaşanan ekonomik kriz ile ilgili hiçbir adım atılmadı. Hatta, her şey toz pembe gösterilmeye çalışıldı.

3- Herkes benim adayım doğru yapıyor dedi

Özellikle sosyal medya üzerinde insanlar birbirlerine adeta düşman hale geldi. Hiç kimse gönül verdiği partinin adayı yanlış dahi yapsa bunu tartışmadı, hatta yanlışa bile doğru diyenler oldu. Çok yakın tanıdığını bile ötekileştirdi. Kimse kimsenin düşüncesine, görüşüne, eleştirisine saygı göstermedi.

4- İstanbul bir yana, Türkiye bir yana denildi

Yaklaşık 4 ay boyunca sabah kalktık İstanbul, akşam yattık İstanbul. Oysa Türkiye, 81 vilayetten oluşan bir ülke ve her vilayetin kendine göre çözülmesi gereken sorunları vardı. Ama 31 Mart ile 23 Haziran tarihleri arasında İstanbul bir yana, Türkiye bir yana denilerek o vilayetlerle ilgili gerekli adımlar atılmadı.

Nedenleri artırabiliriz, ancak biz gelelim bundan sonrasına…

İstanbul seçimleri bitti. İstanbul seçmeni kararını verdi ve Ekrem İmamoğlu’nu yeniden göreve getirdi.

Artık ülkenin gerçek gündemine dönme zamanı gelmiştir bana göre.

Yaşanan ekonomik kriz ve vatandaşın içerisinde bulunduğu ağır baskıdan kurtulması için gerekli adımlar zaman kaybetmeden atılmalıdır. Üzerimizdeki toz pembe bulutlar kaldırılmalı ve bulutların arkasında, yağmur mu, dolu mu, kar mı, yoksa güneş mi var bu ortaya çıkmalıdır.

İstanbul’a kamp kuran sevgili Belediye Başkanları kendi şehirlerine dönüp, artık o şehrin geleceğine yönelik çalışmalar yapmalıdır.

Ülke yöneticilerimizin ötekileştiren dili bırakıp, birlik, beraberlik ve insanların kardeşçe yaşayabildiği, hep ben haklıyım demeden tartışabilmeyi yeniden tahsis edebilecek bir ortamı sağlaması gerekiyor.

Çünkü bu ülkede ne ben, ne sen, ne o, bu şu, ne bu yaşıyor. Hep birlikte yaşıyoruz. Güneş doğarsa hepimizin üzerine doğacak, yağmur, tufan olursa hepimizi vuracak…