DOLAR

32,3050$% 0.04

EURO

35,0407% -0.15

STERLİN

40,8669£% -0.16

GRAM ALTIN

2.476,73%0,44

ÇEYREK ALTIN

4.017,00%0,07

TAM ALTIN

16.094,00%0,07

ONS

2.387,45%0,47

BİST100

10.560,39%2,33

BİTCOİN

2137348฿%0.38018

a
alan18-kopya

ÖZTÜRKMEN’DEN SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, 14 Mayıs seçimlerinin ardından İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında hem gündemi ve hem de seçim sürecini değerlendirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, İl Başkanı Neşet Uçar ve Milletvekili Melih Meriç ile birlikte düzenlenen basın toplantısında, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği,  28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçim sürecinin adil bir şekilde geçmediğini söyledi.

İki seçimde de iktidar partisinin devletin tüm imkanlarını kullandığını, medyanın yüzde Türkiye’de, Cumhuriyet tarihinde görülmediği kadar demokrasiye uymayan eşit yarış koşullarına uymayan bir seçim yaşandığını ifade eden Öztürkmen, şöyle konuştu:

DEMOKRASİ TARİHİNDE İLK KEZ DENEYİMLENEN BİR ŞEÇİM YAŞADIK

“Ülkemiz demokrasi tarihinde ilk kez deneyimlenen bir seçim yaşadık. Yine demokrasi tarihimizde bir ilk olan iki turlu bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık.

BİRBİRİNDEN FARKLI 6 PARTİ ÜLKEYİ SIKINTILARDAN KURTARMAK İÇİN EL ELE VERDİ

Yaklaşık 100 yıllık demokrasi tarihimizde ilk kez daha önce birbirleriyle çok farklı kulvarlarda yer alan altı siyasi parti ülkeyi içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak amacıyla bir araya geldiler, el ele verdiler. Kendi programlarındaki bazı taleplerinden ödün de vererek Tabiri caizse son zamanlarda seçimlerde kullanılan bir tabirle cehennemin kapılarını kapatmak amacıyla el ele verdiler. Bir süreç yürüttüler. Bu sürecin sonunda birlikte seçime girme iradesini gösterdiler.

BİRTAKIM YANLIŞLAR OLMUŞ OLABİLİR.

Örneğin bence bu mutabakat metnine hazırlanma süreci çok uzun oldu. Halkımızda tabiri caizse bir anlamda bir bıkkınlık bir bezginlik duygusu yaratılmasına yol açtı. İkincisi özellikle İYİ Parti’den kaynaklanan kazanacak aday açıklamaları Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sanki kazanamayacak bir adaymış gibi algı yaratılmasına yol açtı seçmende. Buna rağmen gerek genel merkezimiz gerek Millet İttifakı çok başarılı bir seçim kampanyası yürüttü.

GENEL BAŞKANIMIZ BÜYÜK BİR ÇABA HARCADI

Sayın Genel Başkanımız şimdiye kadar görmediğimiz ölçüde büyük bir çaba harcadı Türkiye’nin her yerine adım adım dolaştı. Günde üç yerde, beş yerde mitingler, toplantılar yaptı. Toplumun her kesime ulaşmaya çalıştı. Apartman görevlilerinden  çiftçilere kadar esnaftan, sanayiciye kadar toplumun her kesimine ulaşıp ülkenin kalkınması için projelerimizi ve Millet İttifakı mutabakat metninde belirtilen projeleri anlatmaya çalıştı.

MUTABAKAT METNİ ÇOK UZUNDU

Burada da belki bir hatamız, bir kusurumuz olmuş olabilir.  Son zamanlarda basında yer aldığı gibi iki bin 300 maddelik bir programın seçmenler tarafından iyice okunduğunu, özümsendiğini, benimsendiğini sanmıyorum. Çok uzun bir metindi.

Çok kısa sürede birçok konuyu gündeme getirdi liderlerimiz, genel başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Ancak çok kısa sürede çok çeşitli konular gündeme getirildiğinden seçmen bunların hepsini özümseyemedi.

EŞİT YARIŞ KOŞULLARINA UYMAYAN BİR SEÇİM YAŞANDI

Diğer taraftan, dünyanın her tarafında böyle midir bilmem ama Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde görülmediği kadar demokrasiye uymayan eşit yarış koşullarına uymayan bir seçim yaşandı.

Hepimizin desteğiyle yayın yapan, ayakta oturan TRT bir diğer adaya 48 saat yer verirken, Kılıçdaroğlu’na 32 dakika yer verdi.

Miting meydanları her yerde sayın Recep Tayyip Erdoğan’a açıkken, Kılıçdaroğlu’na ve bizim diğer liderlerimize kapatıldı.

MUHALİF KANALLAR BASKI ALTINA ALINDI

Medya, sayın Erdoğan’ın açıklamalarını 49 kanal canlı ve saatler sürse bile verirken,  çok kısıtlı izlendiğini düşündüğümüz Muhalif kanallar diye tabir edilen 3 veya 4 kanal ancak Millet İttifakı liderlerinin seslerini duyurmaya çalıştı ki, o da kamuoyunda gördüğümüz kadarıyla yetersiz kaldı. Buna rağmen bizim çalışmalarımızı veren medya kanalları televizyon kanalları da baskı altına alındı. Cezalarla tehdit edilmeye başlandı.

MİLLET İRADESİ BASKI ALTINA ALINDI

Bu da yetmediği gibi millet iradesi açıkça tabiri caizse bizim hukuk tabiriyle baskı altına alındı. Seçmenin iradesi hukuk dışı yollarla ahlak dışı yollarla siyaset etiğine, siyaset ahlakına uymayan yöntemlerle baskı altına alındı.

HALKTA GÜVEN KAYGISI YARATILDI

Sayın Genel Başkanımız, özellikle ikinci tur öncesinde sanki PKK ile bir iş birliği içerisindeymiş gibi gösterilen düzmece videolarla, kasetlerle yüzde 95’ini iktidarın kontrol ettiği medyada genel başkanımız kriminalize edilmeye çalışıldı. Halkta bir güven kaygısı yaratıldı.

Sanki Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse PKK’yla iş birliği yapacak, HDP’ye bakanlık verecek, ülkenin yönetimine HDP’yi ortak yapacak gibi vatandaşların güvenlik kaygısını canlı tutmaya ve vatandaşlarda güvenlik kaygısı yaratılmaya çalışıldı. Yarışan diğer aday, Sayın Erdoğan televizyon kanallarında bunun kurmaca olduğunu bile bile kullandı. Sonradan kendisi itiraf etti Montaj, montaj dedi. Montaj olduğunu kabul etti ama o zamana kadar bütün televizyon kanallarında, bütün sosyal medyada, bütün yüz binlerce trolleri eliyle halkın iradesi baskı altına alındı. Halkta bir korku kaydı yaratıldı. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen gene de Türk halkının yüzde 50’si ya da iki seçmenden biri Millet İttifakı’na destek verdi, oy verdi.

SEÇİM SONUÇLARINI ARAPLAR BELİRLEDİ

Geçtiğimiz günlerde Gaziantep’te basın toplantısı yapan sayın AKP Grup Başkan Vekili Abdülhamit Gül buyurmuşlar ki seçim sonuçlarını anketler değil, milletin iradesi belirler demişler.

Seçim sonuçlarının Türk halkının iradesi belirlemedi, seçim sonuçlarını Arapların iradesi belirledi. Seçim sonuçlarını arkasına dört tane kadını alarak Türkçe bilmediği halde gelip Türk halkı Türk halkının geleceğine karar veren Araplar belirledi Suriyeliler belirledi. Parayla vatandaşlık satılan, vatandaşlar belirledi. Türkiye’de yaşamayan, Türkiye’deki yaşam koşullarını bilmeyen, Türkiye’deki halkın ne kadar ekonomik açıdan yoksul hale getirildiğini bilmeyen ancak iradeleri yönlendirilen Katarlılar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistanlılar ve ülkemizdeki toplam miktarı 2.5 milyon olduğu iddia edilen seçmenler belirledi.

KÖYLERDEN ÖĞRETMENLER ÇEKİLDİ, İMAMLAR YERLEŞTİRİLDİ

Diğer taraftan, birçok yerde özellikle Doğu Anadolu’da ve kırsal kesimde bu günleri öngörerek, bu günleri amaçlanarak köylerden öğretmenler çekildi, imamlar yerleştirildi. Köylerde jandarmalar, sandık başkanının yanına oturarak jandarmalar AKP’ye oy bastılar. Tabii ki namuslu, dürüst görevini devlet memuru olduğu bilinciyle yapan tüm kamu görevlilerini tenzih ediyorum. Jandarmasını, polisini, memurunu tenzih ediyorum.

BU SEÇİM EŞİT, YARIŞÇI BİR SEÇİM DEĞİLDİ

Hepimizin de gördüğü gibi Gaziantep Valisi,  Abdülhamit Gül’le birlikte kapı kapı dolaşarak AKP’ye oy istedi. Devlet jandarmasıyla, polisiyle, valisiyle, kaymakamıyla Müftüsüyle, İmamıyla, yüz binlerce cami görevlisiyle AKP’ye oy istedi. Bu eşit bir yarışma değildir. Bir taraftan yarışan bir adayın eli kolu ayağı bağlanıyor, diğer tarafta devlet öteki adaya çalışıyor. Buna da millet iradesi diyorlar. Daha önce söylediğim gibi tekrar ediyorum namusuyla, dürüstlükle yapan tüm devlet memurlarını tenzih ediyorum. Onlardan özür diliyorum. Ama yaklaşık yüzde doksanı AKP’ye çalıştı. Dolayısıyla bu seçim iki eşit yarışçı arasında bir seçim değildi.

ABDULHAMİT GÜL’E KATILMIYORUM

Bu seçim sonuçları, devletin tüm engellemelerine rağmen diğer adayın tüm desteğinin maddi, manevi, psikolojik tüm mekanizmasıyla bir adaya çalışan bir devlete rağmen alınan bir sonuçtur.

Bu nedenle de ben sayın Abdülhamit Gül’ün millet iradesi nitelemesine katılmıyorum. Milletin iradesi gasp edilmiştir. Milletin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle de bu seçim sonuçları millet iradesini yansıtan seçim sonuçları değildir.

AVRUPA’DAN GELEN TEMSİLCİLER ADİL BİR YARIŞ OLMADIĞINI RAPOR ETTİLER

Nitekim, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın ve Avrupa Konseyi parlamenter meclisinin temsilcilerinin seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye gönderdiği tüm gözlemcilerin raporlarına göre; Türkiye’de eşit bir yarış yoktur. Adil bir yarış yoktur. Medya baskı altına alınmıştır, oto sansür uygulanmıştır . 

Ayrıca devletin tüm imkanları da tüm imkanları, idari kaynakların kötüye kullanılması gibi örnekler ve özellikle muhalefet partisinin karşılaştığı baskı ve sindirmeyle gölgelendiğini tespit ettik diyor. Neyin ? Seçimlerin.

Raporun bir başka yerinde diyor ki, siyasi güçlerin kriminalize edilmesi tam bir siyasi çoğulculuğu engelledi diyor. Yani Kılıçdaroğlu’nun PKK’yla ilişkilendirilmesi şeklindeki baskılar, açıklamalar ve o uydurma videolarla.

Bir başka yerde diyorlar ki, ulusal televizyon kanallarındaki yayınlarda da iktidar partilerine karşı açıkla taraf tutulmuştur.

Bu ortamlarda gidilen bir seçimin adil, hukuka uygun ve gerçekten millet iradesini yansıtan bir seçim olduğunu iddia etmek hukukla dalga geçmektir. Demokrasiye inanmamaktır.

OKULLARA İMAM ATANMASI LAİKLİĞE DARBEDİR

Geçtiğimiz günlerde basına yansıdığı gibi hepimizin de gördüğü gibi şimdi okullarımıza imam atanmaya başlandı. Bu tamamıyla laikliğe ve laik eğitime vurulmuş bir darbedir. Bunun sonucunda çocuklar artık önce cuma namazlarına, sonra beş vakit namaza götürülmek zorunda bırakılacaklardır. Gitmeyenler sınıfta bırakılacaklardır. Sonra okullarda kızların sınıfı erkeklerin sınıfı olarak ayrılacak, bir müddet sonra Afganistan’da Taliban’ın uyguladığı gibi kız çocuklarını okuldan uzak tutmak için bir takım yöntemler uygulanmaya başlayacaktır. Bu açıkça anayasaya aykırı bir uygulamadır. Bunu şiddetle kınıyorum.

SEÇİM ÖNCESİ VATANDAŞ BİZİ SANDIK KONUSUNDA UYARDI

Seçim sathı mahallinde elini sıktığımız her vatandaş istisnasız her vatandaş bize aman ne olursan daha sahip çıkın dedi. Bu ne demektir? Bu açıkça vatandaşın devletine güvenmediğini gösteren bir beyan değil midir?

Devletin hiçbir kurumuna vatandaşın güveni kalmamıştır.

TÜİK’in işsizlik rakamlarına kimse inanmıyor, enflasyon rakamlarına kimse inanmıyor. Depremde ölenlerin sayısıyla ilgili devletin açıkladığı rakamlara kimse inanmıyor. Pandemi döneminde, pandemiden ölenlerle ilgili açıklanan rakamlara kimsenin inanmadığı gibi vatandaş dedi ki aman sandığa sahip çıkın.

Niye bunu dedi bize seçmen? Demek ki sandıktaki oyların çalınabileceğini düşünüyor. Bir devlet düşünün ki, vergisiyle beslendiği, vergisini aldığı, vatandaşı kendisine güvenmiyor. Böyle bir devlet yönetimi olmaz.

CHP TÜRKİYE’NİN EN DEMOKRATİK PARTİSİDİR

Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’deki en demokratik partilerden birisidir. Hatta belki en demokratik partidir diyebiliriz. Kendi içimizde biz tartışır, kendi içimizde doğruları bulur ve gereği neyse yerine getiririz. Bu nedenle de ben örgütümüzün sağduyusuna güveniyorum.

Partimiz kongre kararı almıştır. 3 Temmuz’dan itibaren mahallelerimizden başlamak üzere parti temsilcilerimiz, yani delegelerimiz yenilenecek. Özgür iradeleriyle, partinin gerek ilçe delegesi, il delegesi ve kurultay delegeleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin geleceği hakkında bundan sonraki yönetimi hakkında özgür düşüncesiyle kararını verecektir.

GENEL BAŞKANIMIZIN YANINDAYIM

Değişim gereklidir, değişim. Her aşamada hani herkesin bildiği gibi değişmeyen tek şey değişimdir, değişmesi gerekiyor. Ama bu değişimin nasıl olacağına da doğal olarak delegelerimiz karar verecektir.

Ekrem İmamoğlu’nun da genel başkanına aday olma hakkı var. Her CHP’linin demokratik süreçler içerisinde bir yerlere aday olma hakkı var.

Değişimle ilgili beyanlarım sayın genel başkanımızın illa ki değişmesi gerektiği yönünde beyan değil ve genel olarak yaşamın değişim gerektirdiğini, burada örgütlerimizin karar vermesi gerektiğini, bu değişimin Genel Başkanla ilgili olan kısmına düzeltiyorum.

Ben genel başkan değişsin demek istemedim. Onu düzeltiyorum. Kongre karar verir, ben karışmam. Eğer genel başkanımız devam etme kararı da alırsa ben de yanında olacağım.

GAZİANTEP ÖRGÜTÜNE TEŞEKKÜR

Gaziantep örgütüne bu seçimlerdeki çok başarılı çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum.

En düz üyemizden, delegelerimizden, sandık başı görevlilerimizden, mahalle muhtarlarımızdan, Belediye Meclis Üyelerimizden ve gönüllülerimizden, tüm seçmenlerimizden memnunum. Hepsi de ellerinden gelen en üstün çabayı gösterdiler. Kadın kollarımız, gençlik kollarımız, tabiri caizse AKP’nin yevmiyeli çalışanlarına karşın bunlar kendi harçlıklarını, kendi ekmeklerini, yemeklerini cebinden karşılayarak çalıştılar.

Bütün CHP üyelerine, CHP örgütüne, Gençlik kollarımıza, Kadın kollarımıza, İlçe Başkanlarımıza, İlçe Yönetimlerimize, İl Yönetimimize, İl Başkanımıza ve tüm seçmenlerimize teşekkür ediyorum. Gaziantep halkının her zaman hizmetinde olduğumuzu belirtmek istiyorum.

sedef-moda
sedef-moda
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

TÜRK TEKSTİLİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RÜZGÂRI

HIZLI YORUM YAP