O sözü siz söylemiştiniz!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Nefs, içimizdeki bütün kötü isteklerdir…

Vicdan ise, bu kötülüklere “Dur” diyen “Ahlaki değer kalitesinde” ulaşılan yüksekliktir!

Aslında her insan bu iki duyguya sahiptir.

Ama bunlardan hangisi ruhumuza hakim olursa, bizler de o kalitede insan olur çıkarız!

Bana göre, insanlarla ilişkilerini nefs öncelikli ayarlayanlar herkesin eleştirisini ve nefretini alırken, vicdanının sesi ile hareket edenler takdir kazanır ve gittiği her yerde sevilir…

Peki ya, hatasız insan olur mu?

Elbette olmaz…

Ama insan olan hatasını fark ettiğinde nefsinin sesi yerine, vicdanının sesini dinleyerek hatasından dönmesini bilir.

Aslında doğru olan da budur!

Çünkü; Kabul edilen hata, doğruya atılan ilk adımdır!

***

Şimdi siz sürekli hata yapacaksınız, insanları mağdur edeceksiniz, hatanızın farkına varmak yerine onu hala sürdüreceksiniz!

Sonra da “Allah bizi affetsin” diyerek günah çıkaracaksınız!

Sözlerim elbette bizi yönetenlere…

Yandaşları kollayıp koruyacaksınız, “Kul Hakkı”na girdiğinizi unutacaksınız!

Sonra da hala kabul gördüğünüzü sanacaksınız!

Bu durum çok komik değil mi?

Ama büyü bozuldu artık!

Ülkeyi 2002’den bu yana sizler yönetiyorsunuz!

FETÖ’nün adamlarının dolduruşuna gelip bu ülkede “Balyoz”, “Ergenekon” operasyonlarına göz yumdunuz!

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genelkurmay Başkanı’nı İlker Başbuğ ile birlikte Atatürkçü Generallerin, Subayların ve Türk Aydınlarının gözaltına alınmasına ses çıkartmadınız!

FETÖCÜ teröristleri kendi imzalarınızla terfi ettirerek, bu ülkeye 15 Temmuz kabusunu yaşattınız!

Bu nasıl bir şeydir?

“Allah bizi affetsin” demek yeterli midir?

***

Bir insanda gerçekten, Allah korkusu varsa önce kul hakkına girmemesi gerekir diye düşünenlerdenim.

Maalesef, devlet kadrolarının liyakatsız yandaşlara teslim edildiğini ve devlet imkanlarının peşkeş çekildiğini bu dönemde gördük…

Seçilmişlerle birlikte atanmışların “Kibir abidesi” oluşlarını yine sizin döneminizde üzülerek yaşadık.

Ama milletin gözü açıldı!

Artık boş laflarınıza kimse kanmıyor.

İnsanlar geçim derdi içinde kıvranırken, trafikte “Çakar lambalı” eskortlar eşliğinde gidişleriniz milleti kızdırdı.

Hele hele 31 Mart seçimlerinin ardından YSK üzerinden seçimleri iptal ettirmeniz milleti çileden çıkardı!

Ülkemizin dört bir yanından insanların yaşadığı İstanbul için;

“İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır! İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” demiştiniz!

Gerçekten çok doğru!

Başta İstanbul olmak üzere, bir çok Büyükşehir Belediyesini kaybettikten sonra sizde bir korku başladı!

***

Bugünlerde içinizdeki muhalif sesleri susturamıyorsunuz!

Bir yanda Ahmet Davutoğlu, diğer yanda Abdullah Gül ve Ali Babacan konuşmaya başladı.

Buzlar erimeye başladı!

Yavaş yavaş eski defterler sokağa saçılacak gibi görünüyor!

Siyaset bilimcileri, Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kuracakları partilere içinizden büyük bir katılımın olacağını ifade ediyor. Eğer böyle olursa TBMM’deki dengeniz de bozulacak!

Yani işler eskisi kadar kolay yürümeyecek…

***

Biliyorum, bu hataları size nefsiniz yaptırdı.

Aslında sizlerde de vicdan olduğunu düşünüyorum.

Ama bir türlü vicdanınızın sesi ile hareket edemediniz!

İkinci defa seçime giderken bile ayrıştırıcı, suçlayıcı bir dil kullanmaktan kaçınmadınız!

İstanbul seçimlerini de işte bu yüzden çok farklı bir şekilde kaybettiniz!

Sizi daha fazla üzmek istemiyorum.

İstanbul’u kaybedenler olarak, sırada neyin olduğunu ben söylemeyeyim…

Devamında ne olacağını, neyi kaybedeceğinizi siz iyi biliyorsunuz!

Çünkü o sözü siz söylemiştiniz!